Kaliforniya menşeli özel ulaşım şirketi Uber, bir süredir ABD’deki müşterilerinden gelen şikayetlerle uğraşıyordu. Bazı çalışanların, istedikleri kullanıcıyı izleyebildiğine ve rahatsız ettiğine dair bu iddialar mahkemeye de taşınmış durumda. ABD’de süren bir davada ifade veren eski Uber çalışanı Ward Spangenberg’in beyanları dikkatleri bu konuya çekti. Güvenlik uzmanı eski çalışan Spangenberg ifadesinde, şirketin ABD’de çalışanları denetlemekte yetersiz kaldığını, bu yüzden isteyen çalışanın müşteri verilerine ve lokasyon bilgilerine erişebilip bunları kötüye kullanabildiklerini söyledi. Ayrıca ABD genelinde bazı Uber çalışanlarının eski sevgililerinden ve eşlerinden de benzer taciz şikâyetleri geldi. Spangenberg’e göre de bazı çalışanlar eşlerini, sevgililerini hatta ünlü kişileri sistem üzerinde takip ediyorlar. Ve bunlardan bazılarının ünlüler hakkındaki bilgileri magazin basınına sattıkları da oluyor. Uber iş modelinin mobil uygulama temelli olması, genel olarak mobil aplikasyonların güvenlik açıklarıyla ilgili kaygıları da tekrar gündeme taşıdı. Teorik olarak tüm mobil uygulama geliştiriciler; telefonun kamerasına, fotoğraflara, arama geçmişine, sms’lere ve kullanıcının pek çok kişisel verisine kolayca ulaşabilirler. Anlık olarak bu verileri takibe alabilirler. Bilişim teknolojileri konusunda bilgisi bulunan kimi kullanıcılarsa, böyle şüpheli durumlarda telefonları üzerinden hangi mobil uygulamanın hangi bilgilere ulaştığını ortaya koyan log kayıtlarını talep ediyorlar. Mobil uygulamaların kötüye kullanımıyla ilgili yaşanan sorunlarda, özellikle de konu hukuki boyuta varmışsa bu kayıtlar gerçeğe ulaşmada yol gösterici olabiliyor. Uber örneği mobil uygulamaların bir parçası gibi duran güvenlik açıklarını çözmeye odaklanmanın taşıdığı büyük önemi bir kez daha gözler önüne serdi.